MÜDAVİM

   Mekânın eski müdavimlerinden olan adam, her akşam olduğu gibi barın karşı köşesindeki masada oturuyordu. Masa her zaman olduğu gibi daha önceden  hazırlanmıştı. Mekândaki tüm çalışanlar, altmış yaşlarındaki, iyi giyimli, orta boylu, beyaz saçlı, ablak suratlı, şişman denecek kadar kilolu bu adamı tanıyordu. Adam her akşam belli bir saatte gelir, mekân kapanana kadar köşedeki masasında tek başına içerdi. Hatta öyle ki çok uzun zamandır akşamları o masada bir başkasının oturduğunu gören olmamıştı.   

    
Adam her akşam köşedeki masasında yanından hiç eksik etmediği siyah kaplı defterini çıkarır, önce boş gözlerle etrafını süzer sonrada sürekli bir şeyler yazardı. Fakat kimse, ne iş yaptığını bilmezdi. Garsonların hakkında bildiği tek şey iyi bahşiş bırakıyor olmasıydı. Bir keresinde garsonun biri merakına yenik düşerek,
-      " Bey Amca, kusura bakmazsan, dikkatimi çekti de her akşam ne yazıyorsunuz o deftere?"
Soruya sinirlenen Adam, yazmakta olduğu defterini kapattı, sinirli ve küçümser tavırla bakarak,
-      "Evlat" dedi "yazdıklarımı sana açıklamaya ne benim ömrüm vefa eder, ne de sen anlayabilirsin”. “İyi mi, sen kendi işinle ilgilen”.
     
  O akşamda Adam yine köşesindeki masasında tek başına oturmuş, defterine bir şeyler yazıyor hem de ufaktan demleniyordu. O gün herhalde böbreklerini üşütmüş olmalı ki sık, sık tuvalete gidiyordu. Saat gece yarısını geride bırakalı çok olmuştu. Mekânda üç, beş müşteri ancak kalmıştı. Kapanış saati yaklaştığından garsonlarda bir taraftan temizliğe başlamışlardı. Adam masasından yine  kalkmış ayakta durmaya çalışarak zor bela tuvaletin yolunu tutmuştu. Yürümekte hayli zorlanan Adamın vücudunu ateş basıyordu, başı da dönmeye, başlamıştı. Güçlükle ulaştığı tuvalette lavaboya yüzünü yıkmak için eğildiği esnada gözü kararıp düşmüştü, düşerken de kafasını lavaboya çarpmış, olduğu yere yığılıp kalmıştı.
   
  Adamdan habersiz olan garsonlar içeride temizliği bitirmek üzereydi. Mekânda da zaten müşteri kalmamıştı. Adamı masasında göremeyen garsonlardan birisi,
    " Herhalde gitti, olsun yarınki hesaba ekleriz artık" diyerek masasını topladı.

 Tüm işler bitmiş, masalar toplanmıştı. Garsonlar günlük yevmiyelerini alıp çıkmışlardı. Mekânın müdürü bir süre daha kalarak günlük hesapları toparlamıştı. Daha sonra mekânın sigortalarını indirerek kapısını kilitleyip çıkmıştı...

Yorumlar

Popüler Yayınlar